Ben GERÇEĞİN PEŞİNDEYİM kimin söylediği önemli değil.Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil..
25 Haziran 2016 Cumartesi
Kuran evrensel midir yoksa tarihsel midir ?
Şüphesiz KURANDA Allah'a kulluk eden bir toplum için YETERLİ bir mesaj vardır. (ENBİYA 106)
Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah'ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı?
Peki bundan sonra artık hangi söze/hangi hadise inanacaklar? (ARAF 185)
Demek sen, bu söze/Kur'an'a inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin! ( KEHF 6)
İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? (CASİYE 6)
Onlar artık Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar? (mürselat 50)
Kuran bize sürekli yeterlilik vurgusu yapar. Onlara okunmakta olduğumuz Kuran yetmiyor mu? Bundan sonra hangi söze inanacaklar? Onları ancak vahiy ile uyar. Sen sana indirileni tebliğ et ayetleriyle o zamanki topluma YETERLİLİK MESAJI VERMEKTEDİR. Bu kitap size din konusunda, fıtratınıza geri dönmeniz konusunda, öğüt konusunda, örnek konusunda yeterli mesaj vermektedir der. Artık öğüt almıyor musunuz? Düşünmüyor musunuz? Akletmiyor musunuz? diye ekler. Peki bu hitap kimedir? Tabiki o zamanda, yani 7.yüzyılda bulunan Araplaradır.
Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan MEKKE'DE VE ÇEVRESİNDE BULUNANLARI UYARASIN. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir. (şura 7)
Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice ANLAYASINIZ DİYE biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. (zuhruf 3)
Bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı da vardı. Bu ise, onu doğrulayan ve zulmedenleri uyarmak, iyilik yapanlara müjde olmak üzere ARAP DİLİYLE İNDİRİLMİŞ BİR KİTAPTIR. (ahkaf 12)
İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık. (taha 113)
Biz onu, AKIL ERDİRESİNİZ DİYE Arapça bir Kur’an olarak indirdik. (yusuf 2)
Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan pürüzsüz Arapça bir Kur’an olarak indirdik. (zümer 28)
BU KURAN, ARAPÇA BİLEN TOPLUM İÇİN ÂYETLERİ GENİŞÇE AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (fussilet 3)
Görüldüğü üzere 7.yüzyıl arabistanında araplara arapça kitap gönderiliyor ki onu iyice anlasınlar ve uygulasınlar. Arapça bilen ve o yüzyılda olan herkes bu kitabın yeterli olduğunu ve ayetlerin genişçe açıklanmış olduğunu biliyor. Bu yüzden Peygamberimize , müşrikler ve kafirler bu kitabı değiştir bu bizim sistemimize uymuyor gel seninle anlaşalım demeye cüret etmişlerdir. Anlamasalardı bu şekilde konuşmazlardı ve ayetlerde ANLAMANIZ İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. Anlamaz mısınız diye vurgusu o zamanın araplarına gördüğünüz ve anladığınız halde neden hala inkarda direniyorsunuz ,bile bile inkar ediyorsunuz mesajını vermektedir. Burada önemli olan konu o zamanın arapları neler biliyordu ki onlar için yeterlidir mesajını veriyordu? Yani eğer yeterliyse arapların kitap gelmeden önceki kelime bilgileri, yaşamları bu mesajın tamamını anlayacak kapasiteye sahip olmasıyla mümkün olmuş demektir.
Kuran indirildiği zamanda arabistanda hristiyanlar, yahudiler, paganlar/putperestler vardı. 7.yüzyıl arabistanında orada bulunan topluluk namaz, oruç, zekat, zina, fuhuş, kumar gibi kelimeleri ve bu kelimelerin neyi temsil ettiğini biliyorlardı. Bu yüzden kuranın hiçbir yerinde ''Ya Muhammed sen Namaz/Salatı ikame diyorsun da bu nedir? Sen zekat diyorsun da bu nedir? Sen oruç diyorsun da bunun tanımı nedir ? Sen zina diyorsun da bu nedir? haram aylar nedir dememişlerdir. Çünkü bu o zamanın toplumunda bilinen tanımlardır. Şimdiki toplumda da bu bilgiler mevcut değil midir peki ? Elbetteki mevcuttur. Kültürel kaynaşma sonucu kelimeler dilimize geçiyor ve o zamandaki toplumun algıları bizim algımız oluyor. Onlar o zamanda melek denildiğinde uçan nurlu bir varlık olarak nitelendiriyorsa bu zamanda da aynı şekilde beynimizde yansıması oluyor. Aynı araplar Cin nedir? Şeytan nedir? Melek nedir de dememişlerdir Bunun sebebi daha önceki kitaplarda bu olgulardan bahsedilmesi ve onların bundan yabancı kalmamalarıdır. Peki namazı , abdesti, örtüyü, kurbanı, orucu ,haccı bilen bu kavme NEDEN PEYGAMBER GELMİŞTİ?
Peygamberler FITRATLARINI BOZAN kavimlere fıtratlarını tekrar hatırlatmak üzere gönderilir.Bunun için bakınız Din FITRATTIR.
O zamanda ibadetler yapılıyor ama içeriği boşaltılmıştı ibadetleri Allah'a değilde dökme putlara karşı yapıyorlardı. Putlara Allah' a yaklaştırsınlar diye vesile ediniyorlardı. Putlara karşı kurban kesip adak adıyorlardı. İbadetlerini yapıyorlardı ama apaçık şirk işliyorlardı. Bununla birlikte diri diri kızları toprağa gömüyorlardı. Kan davaları hat safhada, kabile savaşları, batıl inançların olduğu bir dönemdi. Kadınları hakir gören onu 2.sınıf vatandaş olarak gören zihniyet hakimdi. Aynı zamanda kölelik efendilik döneminin hakim olduğu bir dönemdi.
Peygamberimizin gelmesiyle birlikte diri diri kızların toprağa gömülmesini yasaklandı. Kan davalarını bitirmek adına haram aylar yani savaşmama kan dökmeme ayları getirilerek bitirilmeye çalışıldı.Veda hutbesiyle de kan davalarının TAMAMEN KALDIRILDIĞINI söyledi. Kadınları belli zaman dilimi içerisinde yavaş yavaş 2. sınıf vatandaş olmaktan çıkarıp erkekle eşit olduğunu kadınlar ve erkekler birbirinizdensiniz. İnanan erkeklerinde inanan kadınlarında haklara sahip olduğunu ve en son olarak yeryüzünden bulunan tüm insanların eşit olduğunu üstünlüğün YALNIZCA TAKVACA olduğunu dile getirmiştir. Takva ise yalnızca Allah tarafından bilineceğine göre yeryüzünde bulunan tüm insanlar eşittir mesajını vermiştir. Cahiliye dönemi bütün hurafe geleneklerini , kölelik efendilik kurumunu, kadınların diri diri gömülmesini tamamen kaldıran peygamberimiz ibadetler konusunda bir kaldırma politikası gütmemiş sadece yönelimi değiştirmiştir. Yani putlara tapmayın tapılacak TEK VE YEGANE VARLIK SADECE VE SADECE ALLAH 'TIR vurgusu yapmış ibadetleri , kurbanların, oruçların yalnızca onun için yapılması gerektiğini söylemiştir. Haydi atalarınızı andığınız gibi hatta daha Kuvvetli Beni anın ayetinden yola çıkarak ibadetlerin yönünü değiştirdiğini ŞİRKTEN ARINDIRILIP , TEVHİD odaklı bir anlayışa çevirdiğini görüyoruz.
Tüm bu olanlar 23 senelik peygamberlik döneminde gerçekleşmiştir.Arabistanı uyarmaya gelen peygamberimizin 23 sene zarfındaki davası Kuranı Kerimde olay olay işlenmiştir. Peygamberimize kuran tek bir seferde toptan indirilmemiştir. Bu yüzden ayetlerin yaşanmışlığını göz ardı etmek tarihsel arka planına bakmamak yanlış bir tutumdur. Kuranı tarihten koparıp günümüze birden indirenler tarihten kopardıkları için o yeterli denilen bilgileri almadan ayetlere takla attırmaya çalışanlar bugün namazı , orucu, haccı, abdesti, örtüyü reddetmektedir. Aynı şekilde okumalar yüzünden sanki kuranda çelişki varmış gibi algılanmaktadır.
Mesela '' Kafirleri bulduğunuz yerde öldürün '' ayetiyle '' Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.'' ayeti birbiriyle çelişkili gibi görünmesine sebep olmaktadır. Halbuki size karşı savaşmayan ayeti barış zamanında inmiş diğer ayet savaş zamanında inmiştir. Ayetleri tarihsel bağlamından kopuk okumak mesajı yanlış anlamamıza sebep olacaktır. Savaş hukukuna göre sizi yurdunuzdan çıkaran olmazsa kimseye haksız saldırı düzenleyemezsiniz. Eğer sizi yurdunuzdan çıkarmak isteyen olursa ancak o zaman yurdunuzun neresinde bulursanız orada öldürün emrini içermektedir. Haksız yere başkalarının toprağına saldıramazsınız. Eğer size karşı örgütleniyorlarsa ancak o zaman saldırı yapabilirsiniz emirlerini içermektedir. (bakara 190-244, nisa 91) Tüm bu olanlarda belli tarihlerde vuku bulmuş ve her biri ayrı ayrı dile getirilmiştir. Peygamberimizin fikirlerinden hoşlanmayanlar onu ortadan kaldırmak için Savaşı başlatanlardır. Peygamberimize savaş yazılmadan savaşmamaktadır. Peygamberimizin yanında bulunan bazı gruplar savaşmayı isteselerde peygamber Allah ın emrini beklemekteydi. Savaş yazılınca ancak savaşmıştır. Yanında bulunan bazı savaşı isteyen gruplarda ilk kaçanlardan olmuşlar. Hepsi bir sürece tabi iken bu süreci bilmeden tarihsel bağlamından kopuk okumak anlaşılmasını zorlaştıracaktır. Aynı şekilde Musa peygamberin kavmi hakkında o dönemde yaşanılan gerçeklikler göz ardı edilerek okunursa yine anlama ıskalanacaktır. KAZIKLAR SAHİBİ FİRAVUN denildiği zaman onun DİKİLİ TAŞLARA SAHİP OLDUĞUNU VE MISIR PİRAMİTLERİNDEN söz ettiğini tarihsel bağlamından okuyarak ulaşabiliriz. Kuranda geçen tüm tanımlar olaylar tarihsel bir GERÇEKLİKTEN gelmektedir. Bu gerçeklik üzerinden ilk anlamını daha sonra bu gerçekliğin bize verdiği mesajı anlamaya çalışmanın doğru olacağı kanaatindeyim. Tarihten koparıp bu olay yaşanmamıştır sadece anlatımı güçlendirmek için söylenmiştir yada masaldır demek KURANI YALANLAMAKTAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.
Şimdi gelelim kuranın tamamı tarihseldir demenin ne kadar yanlış olduğuna... Kuran araplara indi demiştik peki arapların fıtratı bizim fıtratımızdan farklı mıdır? hayır. Yani onlar nelerden hoşlanıyorsa ,nelerden nefret ediyorsa bizde aynı şeylerden nefret eder ya da severiz. Çünkü hepimizin FITRATI aynıdır. Ayrıca bakınız FITRATIMIZ.
Onların tanımladığı çoğu olgu bizim kültürümüze işlenmiştir zaten. Onların ibadet, dua, şükür, namaz, oruç, örtü, zina , melek, cin, sihirbaz, büyücü gibi kavramlarda bizim literatürümüzde vardır. Bu kelimeler söylenirken bile zihnimizde bu algıların resmi belirir. Bizde aynı şekilde yahu zina diyor ama tanımını yapmamış , fuhuş diyor ama tanımını yapmamış, hırsızlık diyor ama tanımını yapmamış demiyoruz çünkü bu kavramları biliyoruz. Bu daha önceki kavimler tarafından da bilinmekteydi.
Dini sabiteler olarak ibadetler de daha önceden incilde, tevratta , zeburda vardı. bakınız İBADET SECDE NAMAZ
Cin, melek, şeytan kavramları da daha önceden incilde, tevratta, zeburda vardı. bakınız CİN MELEK MUCİZELER
TEVHİD MESAJI DA daha önceki peygamberler tarafından dile getiriliyordu. bakınız. TÜM PEYGAMBERLERİN TEVHİD MESAJI
Ayrıca kuranda bulunan mecazi kelimeler ''devenin iğne deliğinden geçmesi'' gibi olgular tüm toplumlar tarafından anlaşılabilir bir imkansızlık örneğidir. Diğer mecazi kelimelerde tüm insanların anlayabileceği seviyededir.
Kuran yalnızca o tarihe hitap etmez dünü, bugünü ve yarını konu edinir. Cennet cehennem olgusu, orada geçen konuşmalar bile geçmiş zaman kipinde verilmiştir. Bir olgunun geçmiş zaman kipinde olması o olayın henüz gerçekleştiğini belirtmez. Mesela ayın yarılması olayı nasıl gerçekleşmedi bu kıyamet zamanında gerçekleşecekse aynı şekilde diğer ayetlerde de böyle bir durumdan söz edebiliriz.Bu yüzden kuranı tarihe hapsetmek bunları ıskalamaya yol açar.
Kuranın ceza sistemine bakıldığı zaman ve diğer incil, tevrat, zebura bakıldığında hep toplumun refahını ve huzurunu bozan şeylere ceza sistemi geliştirildiğini kişisel ibadet noktasında bir ceza sistemi oluşturmadığını o işi öteki dünyaya bıraktığı görülmektedir. Faiz belli kesimi fakirliğe düşürdüğü ve diğer kesimi sebepsiz zenginleşmeye götürdüğü için haramdır. Kumar belli kesimi fakirliğe düşürdüğü için haramdır. İçki başkalarına zarar verilebileceği için yasaktır. Hırsızlık belli kesimi zarara uğrattığı için haramdır. Zina, fuhuş ailevi ortamı ve toplumu parçaladığı için yasaktır. Yani görünen tüm yasaklar topluma zararı olduğu için yasaktır. Zaten amaç KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİN BİR ŞEYİ BAŞKASINA YAPMA mesajı üzerine kuruludur. Bir hırsız nasıl evinin soyulmasını istemiyorsa kendisininde hırsızlık yapmaması icap eder. Toplumun genelini etkileyen bu yasaklara ceza sisteminin tek amacı CAYDIRICILIKTIR. Bu ceza sistemi önceki kavimlere göre değişkenlik göstermiştir. Yusuf peygamber zamanında hırsızın cezası çaldığı kişiye köle olmak iken kuranda elleri kesilmesi emri verilmiştir. Buradaki esas mesaj CAYDIRICILIĞIDIR. Toplum düzeni ancak caydırıcı yasalarla sağlanır. Hırsızı ağır işlerde çalıştırmak ve tüm mal varlığına el koymakta diğer hırsızları caydıracaktır. Toplumun refahı ve çatırdamaması için adaletin, işini ehline vermenin , caydırıcı yasaların olması şarttır.
Yani insanlar yüzyıllar boyunca değişmemiştir.Tarih sürekli tekerrür etmektedir. Kuranın belli tarihlerde inmesi evrenselliğini değiştirmez. Tarih tekrar ettiği için Firavunlar, Belamlar, Karunlar, Hamanlar, Musalar, Muhammedler ismen değişir tarih ders alınmadığı sürece devam eder. Yıllar geçer kişiler değişir ama Kuranda bahsedilen kişilerin misyonunu taşıyan birileri mutlaka olur. Bu yüzden Kuran evrensel nitelik taşır. Kuranı tarihsel bağlamından koparmayıp o zamanın firavununu çözdüğümüzde zamanımızın firavununu da çözmüş oluruz. Bu yüzden Kuran ne tarihten koparılabilir ne de tarihe gömülebilir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR. SELAM VE DUA İLE...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İstifade ettik kardeşim, güzel paylaşımın için teşekkürler.
YanıtlaSilYüce kitabımız tarihselciliği eleştirdiği gibi, tüm bilinçsizlikleri ve fanatizmleri de terketmeyi, insanlığı bu şaşkınlıklardan özgürleştirmeyi öğütler. Zira maaruf olmak dünyada arafta olmak, ortalı olmak manalarını taşır. Sevgiler
aynen değerli kardeşim eyvallah. Selam dua ve muhabbetle
SilDaha önceki toplumlarda farklı olan hırsızlığın cezası günümüzde de farklı olabilir mi yoksa aynen uygulanmalı mı
YanıtlaSil