7 Şubat 2016 Pazar

UZAYLILAR VE İNSAN DIŞI BİLİNÇLİ VARLIKLAR ÜZERİNE



Semalarda/gökyüzünde olan kimseler/kişiler ve yeryüzünde olan kimseler/kişiler muhakkak Allah'ındır, öyle değil mi?
Allah'tan başka ortaklara dua edenler neye tâbî oluyorlar? Ancak zanna tâbî olurlar ve onlar sadece tahmin ederler yalan söylerler. (Yunus suresi 66.ayet)

Ayette bulunan ''MEN '' ifadesi kuranda kişi anlamı taşımasına rağmen çoğu mealde eşyaymış gibi değiştirmişler. Kuranda geçen bu ifade her zaman kişiyi, yani bilinçli bir varlığa karşılık gelmektedir. Şimdi bu ifade geçen ayetleri inceleyelim.

Ve şâyet senin Rabbin dileseydi/dilemiş olsaydı/özgür iradeli kılmasaydı, yeryüzünde olan kimselerin/kişilerin hepsi elbette topluca îmân ederlerdi. Yoksa sen, insanları mü'minler oluncaya kadar zorlayacak mısın? (yunus 99)

İşte o vakit, kimin/ hangi kişinin tartıları ağır gelmişse (karia 6 )

Kim/hangi kişi yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar. (hud 15)

Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler ve şâhitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah’ın lâneti zalimler üzerinedir. (hud 18)

“Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de yapacağım. Rezil edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu yakında bileceksiniz. Gözleyin. Şüphesiz ben de sizinle beraber gözlüyorum.” (hud 93)

Muhakkak ki bunda, ahiret azabından korkan kimse/kişi için, elbette bir âyet/delil vardır. İşte bu, insanların toplanma günüdür. Ve işte bu, şahadet günüdür. (hud 103)

Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe eden kimselerde dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür. (hud 112)

Göklerde bulunan kişiler/kimseler ve yerde olan kişilerden kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğer/secde ederler. (rad 15)

Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kişi/kimse, görmeyen gibi olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar/tezekkür eder. (rad 19)

Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet/mucize/delil indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dalaleti dileyen kimseyi/kişiyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır /hidayete erdirir.” (rad 27)

Mûsâ, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunan kişilerin hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.” (ibrahim 8)

İster erkek ister kadın olsun, kim iman ederek imanın gereği fiiller ortaya koyarsa elbette biz ona temiz-pak bir hayat yaşatırız.Onlara elbette yaptıklarının daha güzeliyle karşılıklarını veririz. (nahl 97)

Ey kendilerini Nûh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin/kişilerin nesilleri! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu. (isra 3)

Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunan kişiler Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır. (isra 44)

Hem Rabbin gökyüzünde bulunan kişileri/kimseleri ve yerde olan kişileri kim varsa daha iyi bilir. Andolsun, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik. (isra 55)

Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptığınız kişiler/kimseler kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür. (isra 67)

De ki: “Herkes kendi karakterine göre amel eder/iş yapar.” Öyleyse kimin daha çok hidayet yolunda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir. (isra 84)

Semalarda olan kişilerin ve yeryüzünde olan kişilerin hepsi, mutlaka Rahmân'a kul olarak gelecek. (meryem 93)

Göklerdeki kişiler ve yerdeki kişilerden kim varsa hepsi O’nundur. O’nun huzurunda bulunan kimseler O’na ibadetten çekinmez ve yorulmaz. (enbiya 19)

Göklerde olan kimseler/kişiler ve yeryüzünde olan kimseler/kişiler , Güneş, Ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve (yürüyen) hayvanlar ve insanlardan çoğu; görmüyor musun ki Allah'a secde ediyorlar.Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar. (hac 18)

Göklerde olan kişiler ve yeryüzünde bulunan kimselerle/kişilerle, sıra sıra kuşların Allah’ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duasını ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. Allah, onların yapmakta olduğu şeyleri hakkıyla bilendir. (nur 41)

De ki: “Göklerde bulunan kişiler ve yeryüzündeki kişiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler.” (neml 65)

Ve sur'a üfürüldüğü gün, Allah'ın dilediği kimseler hariç, gökyüzünde bulunan kişiler ve yeryüzünde bulunan kişiler dehşete kapıldı. Ve herkes boyunları bükük olarak ona Allah'a geldiler. (neml 87)

Ve göklerdeki kişiler ve yerdeki kişilerden herkes, O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmektedir. (rum 26)

Ve sur'a üfürülmüş, Allah'ın diledikleri hariç, göklerdeki kişiler ve yerde olan kişiler ölmüşlerdir. Sonra ona (sur'a) bir defa daha üfürüldüğü zaman onlar ayağa kalkarak bakınırlar. (zümer 68)

Göklerdeki kişiler ve yerde bulunan kişiler Allah’dan isterler.Allah, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır/yaratma halindedir. (Rahman 29)

Görüldüğü üzere yeryüzünde yaşayan insanların dışında gökyüzünde var olan bilinçli varlıkların olduğunu ayetlerden görüyoruz. Bu canlılar ağaçlardan, çiçeklerden, böceklerden, kuşlardan diğer canlılardan ayrı anılarak hatırlatılmış/zikredilmiştir. Ayetleri tek tek okumanızı ve araştırmanızı isterim. Selam ve dua ile..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder